
birtancazin yazdı:Teng/den bir ad olmalı.
Ayarında, eşit, denk olan anlamından tengik/denk türemiştir.
Den bu bağlamda aldığı eylemleştiren_e/a eki ile denkleştirmek, denk tutmak, kıyas etmek anlamlarından doğal olarak günümüz denemek sonucuna varılmış.
Densiz sözü de bu eski ayar, denge anlamıyla birlikte ayarsız, sınırını bilmeyen, dengesiz demek oluyor.
Dingil/tengil de den kökünden.
Konudan uzaklaşmadan, demek istediğim deneyim doğru bir türetim...
Denetlemek de başarılı bir türetim olmuştur.
Ancak ünlüyle biten köklere özellikle eylem köklerine doğrudan_m eklemek türkçenin gelişimine ve doğallığına uygun değildir en azından türkiye türkçesi bakımından.
Kuralları oturmuş, anlamsallığı belirgin olan ekler olaram günümüzde bir ek sözlüğü oluşturularak bundan sonraki dil gelişiminde kuraldışı ve uydurma türetimleri de önlenebilir.
Buna göre ve bence :
-im, ım, um, üm bir ektir.
-am, em bir ektir.
_ış, iş, uş, üş bir ektir.
Ancak dediğim gibi ünlüden sonra_im değil doğrudan_m, ya da oğuzcada dönüşümü olmayan_v eklentileri uygun değildir.
Ağı ve gı, ım, ve ma gibi köklü ve işlek eklerimiz varken ilgisiz yerlere doğrudan ı, i, u, ü gibi eklerle ad türetmek, ya da ağı, gı varken y koymak yapmacık bir lehçe ortaya çıkarmak oluyor.
Beğ, öğmek işlek ve yaygınken yazılı dile bey ve övmek olarak son yirmi yılda zorlayarak keyfi müdahalelerde bulunulması etimolojik açıdan dili zorlamak durumunda bırakabiliyor.
Övmek.... Öb mü ög mü sorunsalı gibi bir çıkarım yapılabilir, oğuzcada ög_öğ iken çok çok öy olması beklenirken...
Sonuç olarak deneyiş nasıl deneş olamayacak ise deneyim de denem olarak düşünülemez.
Denev ise oğuzcanın ürünü değildir ve eski lehçelerden ilgisiz araklamalar da yapmacıklaştırır.
Em, am biçimli kullanım ister eylem ister ada eklensin eskil ve oğuzcada kullanılmış olan bir_p ekini düşündürüyor. Bunun_m olmadığını düşünüyorum, bu özellik uygur, oğuzca ve göktürkçede görülebilir.
Yalap... Alap... Alav... Alev ( kırgız gibi öteki öbek lehçelerde alas/alaz)
Bitep... Senet / bütün..anadolu ağızlarında da (azericede de) görülen bitev biçimi de bütünden değil bitepten dönüşmüş olmalıdır.
Çalap.. Türkçeden başka köke bağlanmaya çabalanmakta ise de türkçedeki bir şeyin niteliğini değiştirmek, katmak, üretmek anlamından çal kökünden türemesi yukarıdaki p ekinin işleviyle de uyumlu olarak tanrı san ya da adı anlamıyla türemiştir.
Çabalamak ve çalışmak ile yine maya çalmak, çalacak (yoğurtun mayalandığı kap), çalar (nüans), sarıya çalmak gibi sözlerin kökü de bu çalmaktır.
Kılap... Kılav biçimiyle keskin, keskinlik (bu örnek kılıç sözünün kökenine de ışık tutuyor.)
Umarım bu kez aytınabilmişimdir.
Bu bölümü gezen üyeler: Hiç bir üye yok ve 1 konuk